Pfleger kelimesi Türkçe'de "bakıcı, sağlık görevlisi, hasta bakıcı" anlamına gelmektedir. Pfleger ile ilgili cümle örneklerini Almanca Türkçe olarak bulabilirsiniz. Almanca A1, A2, B1, B2, C1, C2 dil seviyelerine göre Pfleger cümle örnekleri de yine burada verilmektedir.
Der Pfleger hilft dem Patienten beim Aufstehen. 
Bakıcı hastanın kalkmasına yardım ediyor.
Viele Pfleger arbeiten im Schichtdienst.
Birçok bakıcı vardiyalı çalışıyor.
Mein Bruder ist Pfleger in einem Altenheim.
Kardeşim bir huzurevinde bakıcı olarak çalışıyor.
Der Pfleger hilft dem Patienten beim Waschen.
Hasta bakıcı hastanın yıkanmasına yardım ediyor.
Ich arbeite als Pfleger in einem Altenheim.
Bir huzurevinde hasta bakıcı olarak çalışıyorum.
Der Pfleger gibt dem Mann seine Medizin.
Hasta bakıcı adama ilacını veriyor.
Die Pfleger im Krankenhaus sind sehr freundlich.
Hastanedeki hasta bakıcılar çok naziktir.
Jeder Pfleger hat drei Patienten zu betreuen.
Her hasta bakıcının ilgilendiği üç hasta var.
Der Pfleger kommt zweimal am Tag ins Zimmer.
Hasta bakıcı günde iki kez odaya gelir.
Als Pfleger braucht man viel Geduld.
Hasta bakıcı olarak insanın çok sabırlı olması gerekir.
Er arbeitet seit zehn Jahren als Pfleger.
On yıldır hasta bakıcı olarak çalışıyor.
Der Pfleger ist für die Medikamentengabe verantwortlich.
Hasta bakıcı ilaç vermekten sorumludur.
Manche Pfleger spezialisieren sich auf Demenzpflege.
Bazı hasta bakıcılar demans bakımında uzmanlaşır.
Im Zoo kümmert sich der Pfleger um die Elefanten.
Hayvanat bahçesinde bakıcı fillerle ilgileniyor.
Der Pfleger betreut nicht nur körperlich, sondern auch emotional.
Hasta bakıcı sadece fiziksel olarak değil, duygusal olarak da ilgilenir.
Pflegekräfte wie der Pfleger tragen große Verantwortung im Gesundheitssystem.
Hasta bakıcı gibi bakım personelleri sağlık sisteminde büyük sorumluluk taşır.
Viele Pfleger arbeiten unter schwierigen Bedingungen und mit wenig Anerkennung.
Birçok hasta bakıcı zor şartlar altında ve az takdirle çalışır.
Der Pfleger, der sich seit Jahren um meinen Vater kümmert, ist fast wie ein Familienmitglied geworden.
Yıllardır babamla ilgilenen hasta bakıcı neredeyse bir aile üyesi gibi oldu.